ALLAH ım sen buyuksun bızı zalimlerden koru


Bu Blogda Ara

23 Ekim 2010 Cumartesi

Kalbin Sebâtı

Kalbin Sebâtı

Bütün mahlûkat sürekli bir savunmadadır. Her varlık birine pasif iken diğerine aktiftir. Bu yapı karmaşık gibi görünen amahakikatte akıllara durgunluk veren bir intizamın temelini oluşturmaktadır.

Demir; ağaç ve bakıra aktif iken, ateş unsuruna pasiftir. Ateş; demir ve diğer maddelere aktif iken suya pasiftir. Herşey hizmetine sunulan, ekmel-i mahlûkât olan insan, gözle görülemeyecek kadar küçük bir mikroba pasiftir. O halde kainatın düzeninde bir savunma, saldırı sürekliliği vardır. Cenâb-ı Hakk, yarattığı her varlığın bünyesine bu denge unsurunun gereği kendi savunma sistemini yerleştirmiştir. Böylece o varlık, helâka götürecek tüm etkenlerden kendini koruyup, hayatını idame ettirmektedir. Tıpkı, vücudun, mikrop kapan herhangi bir bölgesine otomatikman akyuvar salıvermesi gibi.

Kâinatın düzeninde var olan bu sistem, insan hayatında da söz konusudur. Düşmana karşı kurulan uygu ve radar savunma sistemlerine, denizin azgın dalgalarına sükûna erdiren dalgakıranlara kadar tüm savunma mekanizmaları hep bu sistemin gereğidir.

Madde planında durum böyle iken, mânâ planında da aynı hal söz konusu değil midir?

Nazargâhi ilahi olan: “Yerler ve gökler beni almaz, fakat mü’min kulumun gönlü beni alır.” hadis-i kudsîsi ile önemi belirtilen kalbi ve orada kök tutan imanı, Allah’tan bir nefha (üfleme) olan ruhu, Cenâb-ı Hak hiç savunmasız bırakmış olabilir mi? Şeytana karşı imânı, nefse karşı ruhu savunan güç, hiç şüphesiz zikrullahtır. “Onlar ki iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ın zikri ile mutmain olur (huzur bulur). Evet, Allah’ın zikri ile kalpler yatışır (rahata erer). (Rad: 13/28)

“Şeytan Ademoğlunun kalbine girmek için hücum eder. Eğer o kimse Allah’ı zikrederse, Şeytan üzülerek geri çekilir. Eğer Allah’ın zikrinden gâfil olursa (şeytan) o kalbe dahil olur.” (Kenzül-İrfan, Esad Erbili (k.s.))

İnsanı cemiyetin şehevî, hayvanî duygularından bir sera gibi koruyan, insan ve cin şeytanlarının zehir oklarına bir kalkan mesabesinde duranancak zikrullahtır. Ve o, nefsin azgın fırtınasında sükun bulduğumuz emin bir rıhtımdır.

..........

Kemâlât Adlı kitabından....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder